11 Nisan 2014 Cuma

FUTBOL VE...

Grigorıy PETROV "Beyaz Zambaklar Ülkesinde" adlı Finlandiya'nın günümüz düzeyine gelmesinin sebeplerini anlattığı kitabında birçok bölüm bulunmaktadır.Bu bölümlerde papazlardan tutun da cahil köylülere, ebeveynlerden tutun da çocuklara, kışladan,askerlerden tutun da bilim adamlarına; gençlerden tutun da iş adamlarına, eğitime,kültüre, sanata kadar birçok alana değinmiş ve gelişmenin, ilerlemenin formüllerini vermeye çalışmıştır. Verilen formüller doğru olsa ki Finlandiya gerçeği ortalık yerde gözümüz gözümüze girmekte...

İşte bu bölümlerden biri de "Futbol" . 1900'lerin Avrupa'sında yayılmaya başlayan bu İngiliz icadı oyun "Snelman*" tarafından çok hakir görülmüş; lüzumsuz, saçma sapan, akılla ilişkisi olmayan bayağı olarak değerlendirilmiştir. Snelman gençlerin "futbol" ile ilgilenmemelerini söyleyerek daha entelektüel yönelimlerin doğru olacağı, ülkenin ancak bu yolla daha ileri gidebileceğini belirtmiştir.Futbolla ilgili görüşlerini kısaca kendi kaleminden alıntılayalım: "Arkadaşlarımızla birlikte hayalini kurduğumuz ülkemizin istikbalinin cüceler ülkesi gibi olmasını istemiyorum.Bizim cücelere ihtiyacımız yok. Finlandiyalıların ayakları kuvvetli, fakat beyinleri gelişmemiş bir halka dönüşmesini istemiyoruz, buna da karşıyız. Aşağısı manda ayağı, yukarısı koyun kafası, kutuya benzer boş ve hafif kafatasından ibaret vücutlara sahip olmaktan memnuniyet duymamız mümkün değil. Bu manzara sayıca küçük halkımızın maneviyat olarak büyüklüğüne dair düşünce ve arzularımıza ters düşmektedir. Sizle Finlandiya'nın futbolda elde ettiği başarılarla övünüyorsunuz."Güçlü Ayak" adlı topluluğunuzun komşu ülkelere-Norveç'e,İsveç'e, Danimarka'ya- maçlara davet edilmesi ve uzak Macaristan'a giderek,orada maç kazanmasına sevinerek tezahürat yapıyor,bundan gurur duyuyorsunuz.Ben sizin sevincinizi paylaşmıyorum.Ben sizlerin sadece Macarları ayakla topa vurarak yenmekle yetinmemenizi, aynı zamanda Almanları, Fransızları,İngilizleri beyniniz, kalbiniz ve iradenizle bilim,ustalık, ticaret, zanaat, adil hukuk düzeni gibi alanlarda , ülke refahının arttırılması için halkın verdiği mücadelede yenmenizi istiyorum.Bu büyük mücadelede ilerleyebilmek için futbolcuların damarları çıkmış ,kaslı bacaklara güvenirsek,fazla uzağa gidemeyiz.Topa kafayla vurabilmek için alnın sağlam olması lazım,en sağlam alınlı canlı ise koyundur. Koyun kafasının Finlandiya gençliği için gurur kaynağı olabileceğini sanmıyorum." Bu bahis epeyce uzun Futbolun neden çok sevildiği. konusunda araştırmalar yapılıp bilimsel sonuçlar çıkarılabilir. Bu şu anda benim konum değil ama bence basit bir oyun ve sonucun da her ihtimale açık oluşu milyonları cezbediyor diye düşünürüm.

Günümüz futbolunun Snelman'ın futbolla ilgili fikirlerinin geliştiği 1900'lu yıllardan çok farklı parametreleri olan uluslararası bir endüstriye dönüşmüş durumda... Artık futbol sadece kaslı bacaklarla veya sert alınlarla oynanabilecek bir spor olmaktan çıktı...Öyle olsaydı vücut geliştirme yapan sporcular çok iyi futbolcu olurlardı... Futbolda da akıl ön planda...Bilimsel metotlar,antrenman programları, teknik, taktik, sosyoloji, psikoloji, yönetim becerisi, medya, finans, yetenek... gibi birçok unsurun iyi organize edilmesiyle başarının gelebileceği bir yapı futbol.

Futbolda saha içinde mücadele etmek önemli önemli olmasına ancak bu mücadelenin öncesi de var. Takım oluşturmak gibi masa başı çalışması, ayak oyunları(!) da söz konusu tabiki. Siz eğer takımı belli kriterlere göre oluşturursanız başarılı olabilirsiniz.Bu durum kendi takımınızı oluştururken geçerli. Eğer karşılıklı takımlar oluşturuluyorsa  farklı.O zaman devreye "denge" kavramı giriyor ki denge sağlanmaz yada sağlanmak istenmezse "Tecavüz kaçınılmazsa ..." durumu ortaya çıkıyor.Bir futbol takımı:

  • Saha dışı organizasyonu ister,
  • Güç kuvvet ister,
  • Futbol zekası ister,
  • Futbol tekniği ister,
  • Hız ister,
  • Uyum ister,
  • Ve en önemlisi de takım olmak için bölgelere göre oyuncuları bir araya getirmek ister.
Bütün bunlar yapıldıktan sonra rekabetten bahsedilebilir.Siz bir tarafa bütün Messileri, diğer tarafa da Pikeleri yığarsanız olmaz... Yine bir tarafı Barcelona gibi diğer tarafı da Artvinspor gibi yaparsanız yukarıdaki tecavüz örneği gibi bir durum ortaya çıkar... Birileri zevk alacak diye... Meze durumu...

Yine de arkadaşlarımızın başarısı önemli önemli addediyorum(!) Çünkü saha dışı organizasyonunu çok iyi yapmışlar. Tebrikler,demek düşer bize... Ancak şu da unutulmamalıdır ki bizler takımımızdan memnunuz ve umutluyuz... Bir hafta mağlubiyetten sonra takımın kimyasıyla bu kadar oynamak bize ve takımımıza asla yakışmaz. "Can çıkar huy çıkmaz.", "Yenilen pehlivan güreşe doymaz.","Yenile yenile yenmesini öğreneceğiz." gibi atalar sözleri ve özlü sözde ifade bulduğu gibi ölmek var, dönmek yok. Mücadelemiz sonuna kadar devam edecek. Durmak yok, yola devam. Rakibimizi -takımlar ne kadar da dengesiz olsa- kutluyor, haftaya da aynı performansı bekliyoruz.

Mehmet ÇEBİNOĞLU
Sporsever






























Hiç yorum yok:

Yorum Gönder